top of page

İnsanı Anlamak

Güncelleme tarihi: 15 May 2021

Kendim nasılsam, insanları ona ore değerlendirme hatasına düşmem.‘ diyor Montaigne.


Hayat kendiliğinden ne iyi ne de kötüdür. Ona iyiliği ya da kötülüğü katan yine sizsiniz. Her insan durduğu yerden yorumlar dünyayı. İnsanın durduğu yer, dünyada yaşadığı yerdir ve hayatı değerlendirme biçimi de durduğu yerde gördükleriyle sınırlıdır. İnsanın bakış açısı ne kadar geniş olursa olsun, tam manasıyla her şeyi göremez. Dünya büyük, ancak hayat ise geniştir. Çoğu insanın düştüğü en büyük hata, başkalarını değerlendirirken kendinden yola çıkmasıdır.

Her insan kendi başına bir dünyadır; şartları, eğitimi, kültürü ve deneyimleri farklıdır. Bir insanı tam anlamıyla hiç bir zaman anlayamayız. Anladığımızı söylememiz ise alışkanlıktan gelir. Diğer yandan, insanları anlamadığını söyleme durumuna ise kimse düşmek istemez.


Montaigne’in bu bakış açısı aslında doğru bir bakış açısıdır. Çağımızda çokça karşımıza çıkan bir telkin etme biçimi vardır: Empati.


Empati kurarak karşımızdaki kişinin yerine geçer ve onun yaşadığı şeye duyularımızla ortak olmaya çalışırız. Konuyla ilgili genel beyan budur. Bu soylu amaç elbette kulağa her daim hoş gelir ama sahip olduğu bu hoşluk çoğu zaman gerçeği de gölgeler.

Hayatı kendi penceremizden ele almak, aslında kendimizi ele almaktır. Bir başkasına seni anlıyorum derken de aslında anladığımız kişi o değil yine kendimiziz. Bu hataya sıkça düşer ama bunun hata olduğunun üzerinde çok durmayız. Burada amaç niyet olduğundan, sonuçla pek kimse uğraşmıyor.


Ortada kulağa hoş gelen bir niyet var, sonuçlarının canı cehenneme.

Montaigne bu konuda gerçekçi biriydi. Kolay kolay bu hataya düşmez ve birini anlıyorum derken aynı zamanda konuyu sesli bir şekilde de düşünürdü. Çünkü konuşmak ve anlatmak onun en sevdiği seydi ve tüm sorunları da bu şekilde çözeceğini düşünüyordu.


„Yaptığım tek şey kendimi anlatmak. Fakat beni değiştirecek bir şey öğrenirsem eğer, anlattıklarım da aynı olmayacak. Bir şeyin ne kadar büyük ya da ne kadar küçük olduğu değil, hayat üzerinde ne kadar etkili olduğu önemlidir..‘

diye düşünen ünlü yazar Michel de Montaigne’in fikirlerinden bahseden, hayatı doğru yaşama rehberi olarak adlandırılan „Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır“ isimli kitaptan alıntıdır.


Son zamanlarda okuduğum bu kitap; hayatın amacıyla, ölüm korkusuyla, dost olmakla, abartılı / ölçülü yaşamakla ilgili halihazırda oturmuş olan bir çok fikrimi beslemekle birlikte bana yeni bakış açıları da kazandırdı. Dediği gibi, her insan bir dünyadır. Bu, benim kendimi bildim bileli kendime ve çevreme tekrarladığım inanışımdır.

Her birimizin bir dünya olması konusu sanattan yaşam standartlarına, dini inanıştan, tek eşlilik ve toplum baskısına kadar uçsuz bucaksız bir sohbete gider. Karşımızdaki insanı kendisi olarak anlamaya çalışmak konusu ise yargılar, değerler, önyargılar, çok gezenin bilmesi, ufkun genişlemesi ve vizyon konularına, ayrı bir dünyaya uzanır.


Yazıları kısa tutmak için her konuda uzun uzadıya yazmıyorum, ancak umarım her cümlede söylenmek istenenin ne olduğunu anlayabilecek kişilere ulaşabilmiş, anlamayanların da bunu sorgulamasına sebebiyet oluşturmuşumdur.



Sevgiler..


Comentários


©2020, Meltem KÖSEDAG tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page