Kasım, 2019
Bazen kayboluyorum gerçeklerin gerçekliğini sorgularken. Gerçeğin görecesinden de kabul edilebilirliğinden de doğruluğundan da şüpheliyim. Elbette kabul ettiğim birçok gerçek var. Kabul etmek zorunda olduğum. Değiştirdiğim şeyler de var, önceden ‚hayatın gerçekleri‘ dediğim. O yüzden en çok da değinmek istediğim konu olan ‚toplumsal gerçeklerin‘ geçerli ve değiştirilemez olduklarına asla inanmıyorum. "Değişmeyen tek şey değiişmdir." lafı gibi, gerçeklik algısı da zamanla değişebilir. Gücün varsa, -ki neden olmasın- kendine göre yontmayı, evirmeyi bileceksin. Bilirsen, gerçekler senin etrafında şekillenir. Bu benim gerçeğim, bunu uygulayacağım dediğin zaman dünya artık başka bir dünya haline gelir.
Toplumsal gerçekler, yüzleşmek ve kabul etmek gereken engeller gibi geliyor kulağıma ilk duyduğum zaman, ancak ‚gerçekler‘ kelimesini ‚yüzleşmek‘ ve ‚kabul etmek‘ gibi eylemlerle birlikte duymaya alıştığımız için bu eğilimdeyiz sanırım. En azından ben öyleyim.
Gaziosmanpaşa‘da oturuyorsun, eve geç gelirsen başına bir şey gelme ihtimali aslında bir ihtimal değil bir ‚gerçek‘ halini almış ve ben bu gerçekle ‚yüzleşmek‘ zorundayım. İstediğin kadar "Karateciyim!" de, istediğin kadar "Birşey olmaz!" de, burada yaşadığın gerçeğini kabul etmelisin Meltem. Bu kadar.
„Gerçekler“, bahsi geçtiği zaman, mutluluk duyulacak bir olgu değilmiş gibi geliyor kulağıma. Halbuki hayat her zaman kötü değil ya, her an zor değil, gerçekler her zaman acı değil. GERÇEKLER HER ZAMAN ACI OLMAK ZORUNDA DEĞİL.
Evet, toplumumuz her gün onlarca gerçeği yüzümüze yüzümüze, acı acı bağırıyor . Bazılarımız bu gerçeklerle mücadele etmek zorunda kalırken, diğerlerimiz de aynı gerçeklerin güvenli tarafında, çok da zorlamadan gerçeklerin keyfinin çıkarılacağını bilir ve buna göre yaşar. Madalyonun diğer yüzü misali, haberi olmadan aynı gerçeklerin başkası için başka renkte olduğundan. İşte bu noktada ben, kendime uygun olmayan, acı denebilecek „hayatın gerçekleri“ni, onları kabullenmek ve dışarıdan yargılayarak kendimi mecbur hissetmek yerine içlerine girerek sorgulayarak ve bunu da bağırarak yaparak kendi dünyamı şekillendirmek için -ki burada iyiyihedefliyorum- dönüştürmek ve kullanmak taraftarıydım. Kendimize sığınabileceğimiz bir gerçek / dayanak bulamıyorsak, sığınma eylemini değiştirmeliyiz. Sığındığımız gerçekler / dayanaklar bize yetmiyorsa veya ters düşüyorsak, başka gerçekler bulmalı ve onların arkasında durmalıyız. İçinde bulunduğumuz durumun bize dayattıklarından şikayet etmek bizi bu durumdan uzaklaştırmaz. Ancak duruma müdahale ederek kendimize uygun hale getirebilirsek uzaklaşmamız gereken bir gerçek kalmaz ortada. Kendi konfor alanımızı oluşturmak için, akıl ve beden sağlığımızı korumak için, hayat kalitemizin / standartlarımızın iyi olduğunu, kalıcı olduğunu bilmek, kontrol altında tutmak ve gelecekte de yeterli seviyede olacağını bilmek için bunu yapmalıyız. Bence. Ben öyle yapıyorum yani. Aksi takdirde ‚başımıza gelen olaylar‘ı veya ‚maruz kaldığımız gerçekler‘i sadece bahane bellemiş oluruz. Elimizdekiyle yetinmemiz gereken bir hayat yaşamaya devam ederiz, -ki bu beni mutlu etmedi, daha iyisine bu sayede ulaştım.
Sevgiler..
Comments