top of page
Yazarın fotoğrafıMeltem KÖSEDAG

Daha İyi Bir Yaşam – 1. Planlı Olmak

Güncelleme tarihi: 13 Eyl

Neden her günüm aynı olsun? Ne anlamı kaldı yaşamanın o vakit? Yarın, neden bugünden daha verimli, daha üretken, daha başarılı, daha sağlıklı, daha bilinçli, daha huzurlu, daha mutlu olmayasın? Belki sadece biri, ya da hepsi. Ben buna ihtiyaç duyduğum için planlı yaşıyorum. Hem kısa vadede hem uzun vadede hedeflerimi belirleyip onlara ulaşmak için elimden geleni yapmak, o yolda adım adım ilerlerken hem kazanımlarımın hem de zamanı verimli geçirmenin tadına varmak, bana kendimi tamamlanmış hissettiriyor. İradesiz zamanlarım çoktur ama verimli ve disiplinli zamanlarım iradesiz zamanlarımdan daha çoktur. Hele de kendi kendime ‚yapacaksın‘ dediğimde.

Çok zor bir mesele değilmiş güne 1 litre su içerek başlamak.Ne yediğine, ne kadar hareket ettiğine, sağlığına, kilona dikkat etmek.. Hiç zor değil bir kitaba erişmek. Kaç sayfa kitap okuduk bugün? İnternet elimizin altında. Sosyal medyada zaman harcarken bile bir şey öğrenmek hiç zor değil, yüzleşelim.


İnsan, sosyal ve düşünebilen bir hayvandır. Bunu asosyal kalmak zorunda olduğumuz, son yıllarda hepimiz tecrübe ettik. Tamam sosyaliz, zor koşullarda enerjimizi yüksek tutmaya çalışıyoruz, olmayabilir. Belki işimizi belki sağlığımızı kaybetme riskiyle hatta talihsizliğiyle karşı karşıya kaldık. Bunların sebebi elimizde olmayan, ne yaparsak yapalım değiştiremeyeceğimiz etkenlerdi. Bize düşen sadece ama sadece elimizde bulunan imkanları değerlendirmek, bugünümüzü ve yarınımızı nasıl en az pişman olacak şekilde geçirebileceğimizi keşfetmek. Ben maddi imkanı olmayan birine şu hobiyi edin veya bunu ye demiyorum. Ben erişimi olmayan insana şuraya git demiyorum. Ben bulunamayacak bir kaynaktan şu bilgiyi edin veya kendisiyle çok alakasız olduğu halde kimseye şu beceriyi kendine kazandır demiyorum. Ben pahalı bir enstrümanı çalmayı öğren, yakınında kulübü olmayan bir spora başla da demiyorum.

Kaç kere bir yerden başlamam gerekiyor artık diye düşündün? Bilmiyorum kimsin, eğer çok kez düşündüysen, artık başlamak için geç olmadığını fark etmenin zamanı gelmedi mi? Hiç düşünmediysen, kendin için neleri daha iyi yapabilirim diye bir düşünmeye ne dersin? Planlayarak daha güzelini yapabilirsin, ben öyle yapıyorum.


Ben ne yapıyorum da zamanı, enerjimi ve elimdekileri daha faydalı ve verimli şekilde kullanıyorum? Hedeflerime nasıl planlıca ve sağlıklı bir şekilde ulaşıyorum? Biraz bundan bahsetmem gerekir diye düşündüm.


Bugün güne 1 litre suyun içine 1 limon sıkıp içerek başladım. Dünden daha sağlıklı mıyım? Bence evet. Bu kadar. Sağlık meselesine buradan, belki günde içilen su miktarını 2 litreden fazlaya çıkararak başlayabilirmişim. Bunun nesi zor? Sen de yapabilirsin. Bunun bir de meditasyon kısmı var. Suyla konuşuluyor, sonra içilyior falan.


Bu haftasonumu da her zamanki gibi planlayarak, yapabileceklerimi, yapmak istediklerimi ve yapmam gerekenleri listeledim. Birkaçını veya hepsini yapmış olabilirim. Hiç birini yapamayacağım şekilde bir işim çıkmış ve planım çöpe gitmiş de olabilir. Önemli olan elinde bir planının olması ve zamanın kıymetini bildiğinden/bilmek istediğinden emin olmak. Genelde planıma öncelik sırasına ve eğlence düzeyine göre uyarım. Çünkü haftaiçi zaten 40 saat çalışıyorum ve zaten plandaki eğlenceli ve öncelikli bir kaç işi yaptığımda at koşturur gibi bir disipline gerek kalmadan, tüm maddeleri tamamlamadan haftasonunu gayet verimli geçirmiş oluyorum. Plan kısmına eğitimi, sanatı da sporu da koyduğumuz zaman zaten sağlıktan geriye kalan maddeleri burada tamamlamış oluyoruz. İrademize sahip çıkmamız lazım. İrademiz bizim yönetebildiğimiz, ancak aslen bizi yöneten psikolojik bir mekanizmadır. Bir hedefe ulaşmak için, kazanım elde etmek için, başka bir şeyden feragat etmek gerektiğinin bilincindeysek, artık neyin önemli neyin gereksiz olduğunu da oturup bir düşünelim. İster eline bir kağıt bir kalem almakla başlasın bu süreç, ister oturup sadece gökyüzünü izleyerek kendini dinlemekle.


Şu an aslında spor yapmam gereken bir zamanda bu yazıyı yazıyorum, çünkü bir sebepten moralim bozuk ve spor motivasyonum yok. Haftasonu da yapılacaklar listesinde ‚blog yaz‘ vardı, onu da yapmamıştım. Planlamanın faydasını, yerine getirdiğim görevlerin yanısıra, henüz yapmadıklarımın da hep cepte olmasıyla görüyorum. Haftasonundan böyle bir ‚yapılacak‘ kalmasaydı, hatta en başa gidersek, düşüncelerimi internette paylaşma aşamasına geçmeseydim – bu da bir planlamanın sonucunda oldu elbette- bu akşam sadece moralim bozuk olduğu için spor yapmaktan vazgeçecek ve internette zaman öldürecektim. Tabii şöyle de olabilirdi, belki kitap okur belki yürüyüşe çıkar, belki müzik yapar belki işimle ilgili bir şeylerle uğraşırdım. Ama konumuz bu değil. Konumuz, planlı yaşarken aslında halihazırda yaşadığımız hayatta neler iyileştirilebilir, değiştirmek istediğim bir şey var mı, var ise nasıl değiştiririm, hedefime ulaşmak için ne yapmam lazım, bir hedefim var mı gibi soruları kendimize sorduğumuzda aslında çoktan günler, haftalar ve aylar sürecek bir yapılacaklar listesinin çıkıyor olması ve bunları yaparak hayati daha kaliteli ve daha başarılı bir şekilde yaşayacağımızı görmek.


Geçenlerde internette onyıllar öncesinden bir günlük fotoğrafı gördüm, birçok arkadaşım aynı şeyi paylaştı. Çocuk, günlüğe aynen şu yazıları yazmış;

‚Bugün, dünün aynısıydı.‘

Paylaşan arkadaşlarımın da zaten gerçekten bunu kastettiğinden eminim ve buna o kadar şaşırıyorum ki.. Bir düşünün, bugün dünün aynısı. Elinizde çöpe giden bir 24 saat var. Bir tane daha. Bir tane daha. Birikiyor, haftalar oluyor. Aylar oluyor. Bunu aklım almıyor. Genciz, enerjiğiz, elimizin altında ınternet var. Spor yapın, hiç bir şey bilmiyorsanız bile spor yapabilirsiniz çünkü. Google’a evde aletsiz spor yapmak yazdığımda onlarca video çıkıyor karşıma. Bunları derleyip bir plan düzenlesem zaten bir senede muazzam bir vücuda sahip olurdum. Keşke yapabilseydim. Yeni başladım.


Şimdi anormal bir süreçteyiz, motivasyonumuz düşük diye çok da haybeden atıp tutmak istemem. Kalk bir şey oku, öğren ya da kendini geliştir demek çat diye ‚aa tamam yapayım madem‘ dedirtecek bir öneri değil. Sanmıyorum ki bu yazıyı o şekilde devam ettirsem ve biri okusa, girip Google’a ‚Antik Yunan Felsefesi‘ yazıp araştırmalar yapsın.. Kişi zaten kendi merak sınırları içerisinde bu gibi bir araştırmadan keyif alacak olsa, girer kendisi yapar. E o zaman ben ne anlatıyorum burada?


Diyorum ki, ‚Yenilik olmadan değişik bir gün beklemek‘ kadar ahmakça bir şey yok. O paylaşımı yapıp, bugün dünün aynısıydı diyeceğine, takip ettiğin six pack’li model fenomenlere özeneceğine, bir giydiğini bir daha giymeyen influencer kızları gıpta ile izleyeceğine, zenginlik içinde boğulduğu için çalışması gerekmeyen ve bu yüzden sosyal medyadan çıkmayan ve bununla para kazanan insanlara bakıp ‚….. ama ben çalışmak zorundayım.‘ diyeceğine, kendi kulvarında kendi kendini referans alarak yaşayabilirsin bu hayatı. Zaten asıl meselelerden biri de temel olarak başkasını değil kendini baz alarak ileri gitmek.


Bugün neyi farklı yaptın da farklı bir gün yaşamayı bekliyorsun? Ne zaman tükettiklerine dikkat etmeye başladın da bir ara zayıflamayı düşünüyorsun? Ne zaman gardrobunu açıp kıyafetlerinin tamamını elden geçirip belki bir kaç kombin yaptın da aslında hiç birşey yapmayarak keyfini yerine getirebildiğini keşfettin? Ne zaman raftan bir kitap alıp içinde ne yazıyor diye okudun? Ne zaman Instagram’daki İngilizce öğrenme sayfalarını düzenli takip edip öğrendiklerinle günlük cümleler kurmaya çalıştın? Bunlar bedava şeyler. Bunlar, aslında yapsan, hayatını bedavaya düzenleyebileceğin şeyler. Sadece oturup ben ne yapıyorum ve neden yaşıyorum diye düşünsen bile, kendini nerede görmek istediğini düşünsen bile ‚şimdi şunları şunları yapma zamanı‘ dedirtecek bir çok görev çıkarırsın kendine. Bu görevleri yavaş yavaş yerine getirirsen, bir süre sonra artık eskisi gibi birbirinin aynı günlerle dolu, monoton bir hayatın olmadığını, daha kaliteli ve düzenli bir yaşam yaşamaya başladığını göreceksin. Sonunda bir hedefin varsa ona da bu şekilde ulaşacaksın.


Peki ben planlı yaşamı nasıl yönetiyorum?

Kısa vadeli planlarda, ana dilimi konuşmadığım bir ülkede yaşadığım için yabancı dil öğrenmek her zaman ama her zaman yapılacaklar listesinde en başta oldu. Her hafta plan yapılırken -hatta senelik planlarda da yer alır- mutlaka ‚Almanca çalış‘ yazarım. Tabi çalışmadan aylar geçirmedim mi? Geçirdim. Ama bu aylar boyunca onun yerine başka ne yapmışımdır da üretken veya ise yarar bir aktivite yapmışımdır diye düşündüğümde yerini dolduran başka bir görevim mutlaka olmuştur. Bunlar asla kendimi geliştiremememde bahane değil elbette, ama bir türlü sevemiyorum Almanca çalışma işini 😊 Planlamaya devam. Elbet bir gün kavuşacağız.


İkincil önemli ve hep yapmak için kendimi güdülediğim şey, spor. Malum kilolarımızdan kurtulmak istiyoruz, ama malesef spor yapma iradesi çok kolay yönetilemiyor. Bunun beslenmesi var, saati var, işten yorgun gelmesi var, hava durumu var, antrenman yoğunluğu var, motivasyonu var..Bunların hepsini düzenlemek için insanlar kişisel eğitmen tutuyor. Eğer spor yapma motivasyonunu bulamıyorsan, bir dur düşün. Belki zamanı gelmemiştir, olmuyorsa olmuyordur kendine yüklenme. Ama bil ki, o spor yapılacak. Evet kendine o görevi ver, yap veya yapma. Kendi sorumluluğun, kendi kaybın. Ancak ben spor yapma dürtüsüne bir süre çok sağlam sahip olup bir süre de iş yoğunluğundan, havanın soğukluğundan derken bahanelerle bu dürtüden tamamen uzaklaşabiliyorum. Tabii şimdi yaz geliyor, her gün spor yapmaya çalışıyorum. İşte bu ara yapabiliyorum.


Haftalık plana bir diğer görev olarak da kişisel bakım ekliyorum. Kişisel bakım yapmak bana kendime verdiğim değeri, daha güzel ve bakımlı olmaktan mutluluk duyduğumu, yaşamı gerçekten çok sevdiğimi yeniden hissettiriyor. Ben yaşamayı ‚başarabildiğimi‘ düşündüğüm için çok seviyorum. Hafta içi yoğun bakım yapma fırsatı yakalayamadığım için haftasonunu kendimle ilgilenerek geçirmeye çalışıyorum. Buna çamaşır yıkama, mutfak temizleme, ev düzeni de eklendiğinde en sonunda o koltuğa oturup bakımlı ve güzel bir kadın olarak dinlenme kahvesi içmek bana ‚oh be!‘ dedirtiyor. Temizlik insana çok iyi hissettiren bir durum, bunu sadece motivasyon için bile kullanabilirsiniz.

Burada evi temizlediğimi anlatmıyorum elbette. Konumuz, zaten yapacağımı biliyor olsam bile o plana ev temizliği ve kişisel bakım yazmak ve bunları yaptığımda o listeye tik atmanın verdiği‘ yaptım‘ hissi. Bunlar başarının küçük ve sağlam adımlarıdır.


Haftalık plan listesindeki bir diğer maddeye geldiğimizde işin içine artık biraz sanat, biraz uzun vadeli yapılacaklar, biraz da geçici işler giriyor. Bu sıralar ukulele öğrenmeye başladığım için söylemekten hoşlandığım bir şarkının notalarını kafamda oturtmaya ve egzersizleri tekrarlamaya çalışıyorum. Belki beş hafta üst üste ukulele çalamıyor bile olabilirim ama zaten hedefim ukulele virtüözü olmak değil, asıl mesele de bu. Çalıştığımda yapabilirim, egzersiz yaptığımda ukulele çalabilirim. Büyük çoğunlukla ukulele çalmak, plandaki ‚yaptıklarım‘ arasında yerini alıyor 😊 Ama buna vakit ayıramıyor olsaydım da bundan dolayı üzülmemeyi öğrendiğim için planda geri düşmek bana ‚yapamıyor‘ hissettirmezdi. Planda bir yerlerde sanatın olması durumu bile bana iyi hissettiriyor. Uzun vadeli işlere gelirsek, bunlar ehliyet almak için o sıralar almam gereken herhangi bir aksiyon olabilir, senelik planda var olan, örneğin bu yıl öğrenmek istediğim mesleki bir programı öğrenmeye başlamak için bir adım atmak olabilir. Bunların tamamı kendi yönetimimde olan işler olduğu için, hem yaptığımda hayatımı yönetmiş oluyorum hem de yapmadığımda o işler planda kalmaya devam ettikleri için bir ara halledip illa ki uzun vadede hedefe ulaşmış olacağım için aslında yine de yapmış oluyorum😊 Kısa vadede geçici işler ise diyet listesi güncellemek veya spor planı güncellemek, eczaneye gitmek, doktora gitmek, alışverişe gitmek, bankayla veya herhangi bir devlet kurumuyla bağlantılı işleri halletmek veya hava güzelse kesinlikle bir parka gitmek olabilir. Bunlar çok daha anlık gelişen planlar olduğu için öncelikli planlardan daha da önce genelde bunları hallediyorum. Kredi kartı ekstreleri geldiğinde, "öncelikli olarak Almanca öğrenmesem de olur, şu banka işlerini halletmeliyim" diyorum elbette. Aslında o ödeme zaten yapılacak, ama ne zaman yapacağımı planlamak ve kendimi bu işlemlerin hallolması durumuyla güncellemek bana tamamlanma hissi veriyor ve sorumluluğumda olan işlerin de yolunda gideceğinden her daim emin oluyorum. Ama dürüst olmak gerekirse, Almanca’yı ‚acelesi yok‘ diye erteleye erteleye öğrenemiyorum.. Siz öyle yapmayın.


Uzun vadeli planları genelde senelik veya iki senelik yapıyorum. Sene sonunda genelde o planlara uymuş oluyorum. Bunlar da genel anlamda yeni bir enstrüman, yeni bir spor dalı, yeni bir ülke görmek, herhangi bir şey satın almak gibi olabiliyor. Yine bunların içinde yabancı dilde en az bir seviye ileri gitmiş olmak da var. Yatırım ve birikim planları da ayrıca yıllık olarak yaptığım planlardan. Mesela bu senelik birikim planımın asla gerçekleşmeyeceği çok belli. Ancak bu beni eskiden mutsuz edebileceği kadar mutsuz etmiyor. Çünkü bir tane hayatımız varken, sağlığım ve keyfim şu an yerindeyken, kendimden daha büyük bir sorumluluğum yokken sürekli birikim yapamamanın beni üzmesi psikolojimde sadece negatif bir etki yaratır. Buna gerek olmadığını çok iyi biliyorum.


Peki planların hiç birini yerine getiremediğim bir haftasonu nasıl geçmiş olabilir? Her şeyden önce, bir daha denk gelmeyecek ve muhtemelen eğleneceğim davetlere, sevilen insanlarla yapılacak herhangi güzel bir aktiviteye asla hayır demem.


Birkaç hafta sonu oldu, Instagram’da planlarımı paylaşıp ne kadarını yerine getirdiğimi de paylaşıyorum. Bunu biraz insanları plan yapmaya itmek biraz da kendi kendime hedef koymak için yapıyorum. Oraya tam tikli bir sonuç listesi koyabilsem, bu beni mutlu edecek elbette, ama sadece kendime değil birçok insana karşı ‚yapacağım‘ demek irademi daha kolay yönetmeme yardımcı oluyor. Planın yarısını yapamadığımda bile bu beni mutsuz etmiyor, çünkü aldığım geri bildirimlere göre birden fazla insan çoktan ‚planlı yaşamak‘ konusunda etkilenmiş ve adım atmış bile. Ben bu haftasonu planımı pazar gecesine kadar yerine getiremesem bile hafta içi hallederim. Ancak bir kişinin bile artık disipline olabiliyor olması beni plandaki tiklerden daha çok mutlu eder.


Daha çok aktarabilmek üzere, sevgiler..

Meltem

288 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page