Daha İyi Bir Yaşam - 2. İhtiyaçları Önceliklendirme

İhtiyaçlar bitmez, imkanlar kısıtlı.

Nereden başlayacağım ?!?

İhtiyaçtan kastımı, öncelikle fiziksel, mental ve psikolojik sağlık. ardından yaşam kalitesini besleyen sanatsal, kültürel aktiviteler, bunu takip eden spor ve beslenme kültürü, son olarak da kariyer ve hedeflerden oluşturacağım.

Bunları önceliklendirmek, benim hayatımı güzelleştirmemde yıllardır bana yardım eden bir ritüel.

Bu yazımda aslında kendi yaşamından bir şekilde memnun olmayan veya memnun olsa dahi daha da güzelleştirebilme arzusu içinde olan kişilere kendi dinamiklerimden ve kurduğum 'daha iyi bir yaşam' düzeninden bir kaç fikirle geliyorum.

1. Psikolojik & Fiziksel Sağlık

Denk geldiğimiz zamanın güzelliklerine nazaran, BANA GÖRE, belki de en büyük handikapı herkesin bir şekilde psikolojik olarak yeteri düzeyde sağlıklı olmaması, ancak bunun farkına varmaması ve hatta bu gerçekle yüzleşmeyi bırakın, bunu şiddetle reddetmesi sorunudur. Psikoloji, hayatı yaşayış şeklimizi ele aldığımızda, sandığımızdan çok ama çok daha temel bir göreve ve büyük bir role sahip. Günlük şikayetlerimizden kurtulabilmek adına, biraz üstüne düşününce, daha kaliteli bir yaşam yaşayabilmenin ilk adımı olarak bu düşünsel aktiviteyi psikolojik açıdan hazır olmakla beslemezsek, düşüncelerimiz harekete geçmemize yetmeyecektir.

İlk olarak psikolojimizin yerinde olup olmadığı konusunda bir çeşit kendinin farkına varma ve bu konuda dürüst olunduğunu kendi kendine onaylatma aşamasından geçmek bireye aktüel durumunu anlamak ve bu sebeple hem birey olarak hem yaşamını ele aldığında eksilerini artılarını tartabilme becerisi getirir.

Ardından fiziksel sağlık durumunun bir gözden geçirilmesi ve ilgilenilmeyen / göz ardı edilen bir rahatsızlık durumu söz konusu ise işe bundan başlamak gerekir diye düşünüyorum. Uyku düzeni ve günlük fiziksel aktivitelerin gözden geçirilmesi, bununla birlikte yeteri kadar şu içilip içilmediği ve sağlıklı beslenilip beslenilmediği konusunda kişinin kendisini disipline etmesi ve yaşam çerçevesini de buna göre düzenlemesi gerektiği kanaatindeyim. Ancak bu şekilde yaşam kalitemizi yükseltebiliriz.

2. Yönelim: Spor & Kültür - Sanat

Güne başlarken neler yapmaktan hoşlanırız ve buna ne sıklıkla vakit ayırabiliyoruz? Günün planlamasını ve bunun düzenliliğini dikkate alarak mı yoksa öylesine mi başlıyoruz güne? Kendimize süregelen yaşamın herhangi bir noktasına, bir önceki zaman skalasından itibaren geçen sürede bazı sorular soruyor muyuz ? Son bir yılda ne ile meşguldüm, neden ? Yapmak istediğim şeyleri planlamak ve bunları önümüzdeki bir kaç ay / yıl içinde tamamlamak istiyor muyum, bunun için ne gibi bir hazırlık sürecinden geçmeliyim ? Diyet, spor, sanatın bir alanında aktif olmak, enstrüman çalmak, iş değiştirmek, sosyal medya hesaplarımı düzenlemek, dolabımı düzenlemek, bu gibi alışkanlıkları edinmek ve düzenli bir şekilde uygulamak gibi bir yönelimim olabilir mi? Eğer olursa bana ne gibi faydası olur?

Bu soruları kendimiz sormak çok zor değil, ancak vereceğimiz cevapla yaşadığımız hayatın çeliştiğini görmek hepimiz için kolay olmayan bir yüzleşme olacaktır.

Aslına bakarsanız, başlaması hiç de zor olmayan bir çok spor dalı, sanat dalı ve kişinin ilgisine göre şekillenebilecek kültürel aktiviteler var. Biz bunları aslında atalet durumumuzdan dolayı bir türlü başlayamadığımız ama aklımızda olan (hatta belki aklımızda bile olmayan) etkinlikler olarak görürsek, dahil olmamız zorlaşacaktır. Kendimizi her gün uyandığımızda bir kaç dakika spor yapmakla ve ayda bir kültürel aktivite yapmakla disipline edersek, bir kaç ay sonra çok farklı biri olduğumuzu görmek kaçınılmak olacak. İşte o zaman anlaşılacak ki, hiçbir zaman başlamak ve değişmek için geç değil.

Ayrıca yaşam kalitemizi artırmakta, entelektüel seviyemizi yukarı çekmenin ve kendimize olan saygımız ile beslenecek şekilde kendimizi yaşamda koyduğumuz mevkinin ne kadar önemli olduğunu bilmek ve görmek, bizi her zaman bu gibi sosyal aktivitelere ve fiziksel yatırım diyebileceğimiz spor etkinliklerine yakınlaştırır.

Yaşam kalitesini yükseltmek, inanılamayacak kadar kolay! Atalet durumundan kurtulabilmektir ilk kapıyı açacak olan anahtar.

3. Kariyer & Hedef Koyma

Yukarıda bahsi geçen meselelerin tamamı için ihtiyacımız olan şey, öncelikle bilinç, zaman ve enerji, ama tabii ki zaman zaman da maddiyat. Paraya erişebilme durumumuz da malesef (benim de dahil olduğum orta sınıf için) ancak çalışmakla mümkün ve tema hayat olunca konu bir şekilde iş hayatına, iş hayatındaki başarıya ve devamlılığa, yani kariyere geliyor. Ben, kişisel olarak kariyerin bizim için bu kadar önemli olması durumunun çok abartıldığını ve bunun da malesef toplum tarafından aslen yersiz, hatta biraz da barbarca varılan bir yargı olduğunu düşündüğümü dile getirmek istiyorum. Toplumsal yargıları, hangi konuda olursa olsun reddeden bir birey olarak (buna başka bir yazıda ayrıca değineceğim), kariyerin benim için ne ifade ettiğini, hangi ölçüde önemli olduğunu ve hayatımdaki öneminin ne kadar yüksek olması gerektiğine tamamen bireysel yaklaşımla karar vermeye çalışıyorum. Bu sebeple, her ne kadar kariyerimi çok ciddiye alsam da, eğitimime ve öğrenme seviyeme kariyer odaklı katkılarda bulunmaya çalışsam da, önceliklerimde kariyeri en tepeye değil, olabildiğince en alta koyarım.

Bunun sebebi ise, haftada 5 günümün koca 8 saatini bir kuruma kiralayıp karşılığında para alıyorum diye, bu alanda yapılan zaman yatırımının benim hayatımın geri kalanındaki zamandan daha önemli olmaması gerektiğini düşünmem ve hayatı kaçırmamak için, zaten 8 saat üzerine çalıştığım kariyeri o 8 saatin dışına taşımamaya özen göstermemdir.

Bunu başarabilmek için işinizde iyi olmanız, ekibinizin ve şirketinizin disiplinli ve hatta çalıştığınız ülkenin kurallarının da adaletli ve tutarlı olması gerekir. Malesef Türkiye için geçerli olmayan iş düzeni ve disiplini, Almanya'da iş ve özel hayatı adil şekilde, ayrı ayrı yönetebilmek konusunda bana bu imkanları kolaylıkla sağladığı için kendi alanımı yaratabiliyor ve bu alanda rahatça hareket edebiliyorum.

Hedef koyma ve hedefe ulaşmak üzere çıktığım yolculuğun tadını çıkarmak, hedefin ne olduğundan bağımsız olarak hayatımı 'dolu' yaşayabilmemin temelini oluşturuyor. Almanya'da işe başladığımda bir boşluğa düşüp, sanki tüm hedefim buraya gelmekmiş ve şu an daha başka bir hedefim yokmuş gibi, endişelenmeye ve bunalmaya başlamıştım. O hissettiğim boşluk tecrübesizlikten ve hayatı dar bir bakış açısından görmem durumuyla çok bağlantılıydı. Zamanla daha neler yapabileceğimi, neler yapmak isteyebileceğimi ve henüz hayatın ne kadar başında olduğumu, zamanımı ve enerjimi nasıl değerlendirebileceğimi göre göre içinde bulunduğum endişeli, boşluğa düşmüş ve mutsuzluk durumundan kolaylıkla çıkabilmiştim.

Önceliklerimizi belirlemek adına kendi başıniza yapılabilecek çalışmalardan biri Eisenhower Matrisi kullanmak olabilir. Zamanınızı ve yapmak istediklerinizin önemini dikkate alarak hangi ihtiyacınızı önceliklendirebileceğinizi tespit edebilirsiniz. Genelde iş hayatında kullanılan bu yöntemin, kişisel alanlarda kullanıldığında da işe yaradığını çok kez gözlemledim. Zaten bir işi yapma yöntemi, eğer başarılı ise, hedeflenen alanın dışında da kullanılabilyior olması kaçınılmazdır. O yüzden mühendisler özel hayatlarında SWOT analizi yapmakta başarılıdır ve genelde planlı yaşarlar.

Planlamaya 'Daha İyi Bir Yaşam' serisininserinin ilk yazısında bahsetmiştim. Planlama yapmak bizim ihyitaçlarımızı belirlemede, önceliklerimizi belirlemede, yeterliliklerimizi ve kendi yaşam biçimimizi belirlemede ciddi derecede yardımcı olan bir çalışma ve yaşama prensibidir. Bu sebeple bu ihtiyaç önceliklendirmesini planlama ile birleştirince kendimi dünden daha iyi bir gün yaşamak üzere yarına hazırlıyorum. Size de tavsiyem merkeze kendinizi koyduğunuz, toplumdan bağımsız bir birey olarak kendi çemberinizi çizdiğiniz, yargılardan ve etiketlerden uzak bir hayatta, sizi neyin mutlu edeceğini belirlemeniz ve ona ulaşmak için neler yapmanız gerektiğini düşünüp, bir an önce önceliklerinizi sıraya koymanız olacaktır.

Bunu yapmaya başladığınızda, hayatın da takriben sizi yeniliğe ve daha iyiye kendiliğinden çekeceğinden şüpheniz olmasın.

Sevgiler,

Meltem